Spor | Bilim | Performans

Gecikmiş Kas Ağrıları Neden Oluşur?

Egzersizle ilgili ağrı çeşitli sebeplere bağlanabilir. Bazen ağrı egzersiz boyunca yaşanır ve daha sonra hızla iyileşir. Ancak bazı durumlarda, özellikle alışılmamış yük ve açılarda veya eksantrik egzersizlerden 8-12 saat sonra başlayan bir ağrı oluşur. Bu ağrı gecikmiş kas ağrısı sendromu(DOMS) olarak adlandırılır. Gecikmiş kas ağrıları, egzersiz sonrası 8-12 saat arası başlayan, 24-48 saat arasında zirve yapan ve 96 saate kadar süren bir durum olarak tanımlanır. Özellikle eksantrik egzersiz bu ağrıların nedenlerindendir. DOMS’un belirtileri ağrı, hareket açıklığında azalma, kas gücünde azalma ve biyokimyasal  değişimlerdir.

İlk kez 1902 yılında T.Hough DOMS ile ilgili bir çalışma yaptı ve egzersiz sonrası oluşan iki çeşit ağrı tanımladı. Çalışma boyunca ortaya çıkan ve üç ila dört saat süren bir ağrı oluştuğu görülürken, çalışmanın sona ermesiyle 10 ila 24 saat arasında ortaya çıkan bir ağrı türü olduğunu da tanımladı. Hough, ilk ağrı türünün şişen kas lifinin hassas sinir uçlarındaki baskısından veya sinir uçlarının kimyasal olarak uyarılmasından kaynaklanmış olabileceğini belirtirken, ikinci ağrı ise, kas kuvvetinin tendona aktarılması için kas liflerinin ya da destekleyici dokununun yıpranması nedeniyle olabileceğini ileri sürmüştü.

 

DOMS ile İlgili Teoriler

Kaslarda eksantrik kasılma sonrası bazı fizyolojik değişiklikler meydana gelir.

Bu değişimler; histaminler, anaerobik metabolitler ve kimyasal aksiyon enzimleri gibi sinir uçlarını uyaran kimyasal maddelerin tahliyesinden sorumlu olan kas dokusundaki yıpranmalar; hücrelerde sıvı tutulumunu arttıran osmotik basıncın yükselmesi; kas aktivitesini engelleyen kramplar ve kas spazmları; hücrelerdeki kalsiyum salınımını düzenleyen mekanizmalardaki değişimler ve beyaz kan hücreleri ile lökosit birikimine neden olan iltihabi cevaplardır.

DOMS ile ilişkili bu fizyolojik özelliklerin gelişimini anlamak için çeşitli fikirler ortaya atılmış, ancak hiçbiri kesin sonuçlanmamıştır.

Öne sürülen teorilerden altı tanesi kabul edilebilir nedenlere bağlandığı  için genel kabul görmektedir. Ancak yine de bir teorinin tek başına açıklayamadığı DOMS mekanizmasını tam olarak anlayabilmek için birden fazla teoriden oluşan bir kombinasyon gerekmektedir. Bu teoriler; İnflamasyon teorisi,  Bağ Dokusu Hasarı Teorisi, Kas Yaralanması Teorisi, Biriken Metabolit ve Kas Spazmı teorisidir.

 

İnflamasyon Teorisi

İnflamasyon teorisi, DOMS’un ana belirtileri olan ödem oluşumu ve inflamatuar hücre infiltrasyonu gibi inflamatuar yanıtların oluşmasına dayanır. Bu durum kas dokularına kısa sürede yapısal zarar verir ve DOMS ağrılarını başlatır. Bu ağrılar egzersizden yaklaşık kırk sekiz saat sonra doruğa ulaşan bir dizi olay (hücre ölümü) yaratabilir. Özellikle eksantrik egzersiz, plazma zarının yıpranmasına, ve buna bağlı inflamatuar cevabın oluşmasına neden olur.

 

Bağ Dokusu Yaralanma Teorisi

Kas kasılması sonucu bağ dokusuna verilen hasar derin doku hasarına ve bağ dokusunun sertliğini sağlayan albüminoid metabolizmasında bir dengesizliğe yol açarak DOMS’a neden olur. Bu teori, kas lifi demetlerinin etrafındaki kılıf oluşturan bağ dokusunun rolünü inceler. Bağ dokularının içeriği ve bileşimi kas lifi tipleri arasında farklılık gösterir. Tip I Tullison’a göre yaralanmalara daha yatkındır.

 

Kas Yaralanması Teorisi

Bu teoriyi kas liflerinin eksantrik kasılmalar sonucu yıpranması oluşturmuştur.  Bu teoriye göre kas liflerinin yıpranması sonucu beyaz kan hücreleri yıpranan dokuya birikir ve bu durum ağrı reseptörlerini aktive eden enzimlerin salınmasına neden olur. Kaslarda oluşan hasarı belirleyicisi olarak plazmada kreatin kinaz(CK) oranı takip edilir. Kas hasarı oluştuğunda CK artar.

Hacettepe Üniversitesi’nde yapılan bir çalışmada(Hazar S, Erol E, Gökdemir K) maksimal kuvvet antrenmanı sonrası oluşan ağrının kas hasarı ile ilişkisi araştırılmış. Çalışmada plazma kreatin kinaz oranları ve  ağrı düzeyleri maksimal kuvvet antrenmanı öncesi, hemen sonrası ve 6,24,,48,72 saat sonrası olarak değerlendirilmiş. Sonuç olarak kas ağrısı ve kas hasarı belirleyicisi olan CK oranları arasında yüksek korelasyon bulunmuş.

 

 

Kas Spazmı Teorisi

Bu teoride çalışan kaslarla birlikte ortaya çıkan iskemi(oksijensiz ortam) sonucu kaslarda spazm oluşur. Oluşan  bu spazmlar iskeminin süresini uzatır ve böylece kısır bir döngü başlar. Spazmlar sonucu biriken ağrı maddeleri ile DOMS ortaya çıkar.

 

Biriken Metabolit Teorisi

DOMS ile ilgili en çok dile getirilen teori laktik asit birikmesi yani biriken metabolit teorisiydi. Aslına bakılırsa çoğu kişi hala bu ağrıların nedenini laktik asite bağlıyor. Ancak gerçek böyle değil.

Bu teori 1934 yılında Helwigg tarafından kaslarda meydana gelen ağrının biriken laktik asitten kaynaklandığı şeklinde ortaya atılmış ve 1954 yılında Asmussen tarafından kasılma sırasında yüksek miktarda laktik asit biriktiğinde aynı hissiyatın oluşmadığı antiteziyle reddedilmiştir. 1983 yılında ise Schwane tarafından yoğun egzersiz ile biriken laktik asidin 1 saat içinde egzersiz öncesi düzeye geri döndüğü gösterilmiştir.

 

Gecikmiş Kas Ağrılarının Tedavisi

DOMS’un ortadan kaldırılması ile ilgili kesin bir yöntem henüz ortaya konulmasa da masaj, termoterapi ve ultrason gibi fizyoterapi uygulamaları DOMS için en çok kullanılan araçlardır. Bunun dışında uygulanan diğer yöntemler stretching, soğuk uygulama ,  düşük akımlı elektromiyostimülasyon(EMS) ve hafif şiddetli egzersizlerdir.