19.yüzyılda İngiltere’de ilk kez kurallara bağlanarak ortaya çıkan modern futbol yıllar içinde hem teknik hem taktik hem de fiziksel gereksinimler bakımından çok değişti. Chris Barnes ve Sunderland Üniversitesinden araştırmacılar yaptıkları bir çalışmada Premier Lig örneğiyle futboldaki bu değişimi sayısal verilerle ortaya koymuşlar. Barnes ve arkadaşları ‘’İngiltere Premier Lig’in Fiziksel ve Teknik Performans Verilerinin Gelişimi’’ başlıklı çalışmalarında Premier Lig’in 2006-2007 sezonu ve 2012-2013 sezonu arasındaki 7 yılı, kat edilen mesafe, yüksek şiddetli koşu mesafesi ,sprint sayısı gibi fiziksel veriler ve toplam pas, başarılı pas, alınan pas, dribbling sayısı, şut sayısı ve üçüncü bölgeye giriş gibi teknik veriler açısından değerlendirmişler.
Çalışma sonunda 2006-2007 ile 2012-2013 sezonlarının verileri şu şekilde görülmüş;
Toplam kat edilen mesafe 2006-2007 sezonunda 10.679 m. iken 2012-2013 sezonunda bu mesafe 10.881 m.’ye yükselmiş.
Sonuçlara bakıldığında en dikkat çeken verilerden ikisi 19.8 km/s hızın üzerindeki koşuların dahil olduğu yüksek şiddetli koşu mesafesi ve yüksek şiddetli koşu sayısı. 2006-2007 sezonunda maç başına 890 m.lik yüksek şiddetli koşu varken bu rakam 2012-2013 sezonunda %23 artışla 1151 m. olmuş.
Yüksek şiddetli koşu sayısı ise 2006-2007 yılında 118 iken 2012-2013 sezsonunda %33 artışla maç başına 176’ya çıkmış.
25.1 km/s hızın üzerindeki koşuların dahil olduğu sprintlere bakıldığında 2006-2007 sezonunda bir maçta toplam sprint mesafesi 232 m. iken 2012-2013 sezonunda bu mesafe 350 m. olarak artış göstermiş.
Değişen fiziksel verilere bakıldığında toplam kat edilen mesafede büyük bir artış olmazken yüksek şiddetli koşular ve sprintlerde %35’lik bir artış görülüyor.Bu verilere göre yıllar geçtikte takımların futbolun temel performans özelliklerinden biri olan sürat özelliğine yöneldiğini ve oyunu hızlandırmaya çalıştığını görebiliyoruz.
Kat edilen mesafe, yüksek şiddetli koşular ve sprintler futbol için performans düzeyini gösteren en önemli verilerdendir ve farklı lig seviyelerine göre değişmesi bunun açık göstergesidir. Futbol aerobik temelli bir spor olarak nitelendirilebilir ancak sprint gibi anaerobik özellikteki performansların sonuca etkisi daha fazla diyebiliriz.
2006-2007 ve 2012-2013 sezonlarının teknik verilerinin karşılaştırılmasına baktığımızda ise artışlarıyla öne çıkan veriler şu şekilde;
Teknik verilere bakıldığında ise oyuncuların %40 daha fazla pas yaptığı ve başarılı pas yüzdesinin de %76’dan %84’e yükseldiği görülüyor. Bu veri kısa ve orta uzunluktaki pas sayısının artışıyla birleştirildiğinde takımların artık daha yüksek bir pas temposunda oynadığı görülüyor. Başarılı pas yüzdesindeki artış ise hata oranı yüksek olan uzun paslar yerine kısa ve orta mesafeli paslardaki artışla açıklanabilir.
Yüksek pas oranlarıyla topu hücum bölgesine hızlı bir şekilde taşıyabilmek futbolda avantaj yaratan bir durum olarak görülüyor. Dellal ve arkadaşlarının yaptığı, İspanya La Liga ve İngiltere Preimer Lig karşılaştırmasında iki ligdeki oyuncuların başarılı pas yüzdelerinin %70 ile %81 arasında olduğu görülmüştü. Bu çalışmadan yol çıkarak elit futbolda bir futbolcunun başarılı pas yüzdesinin en az %70 olması gerektiğini söyleyebiliriz. Premier Lig’de başarılı pas oranı %70’in altında olan oyuncular 2006-2007 yılında %26 iken bu oran 2012-2013 yılında %9’a düşmüş.
Bu çalışma ile elde edilen veriler performans antrenörleri ve teknik direktörler için futbolda değişen fiziksel ve teknik gereksinimleri görüp antrenmanlarını buna uygun planlayabilmesi için iyi bir örnek olabilir.