Vücutta bulunan yağ miktarı hem görsel açıdan hem de başta kalp damar problemleri olmak üzere bir çok hastalık için risk oluşturduğundan kişiler için her zaman takibi gerekli ve merak edilen bir değerdir.
Hem spor merkezlerinde spor yapan kişilerin hem de sporcuların yağ oranını belirlemekte genelde herkesin bildiği biyoempedans cihazı kullanılmaktadır. Ancak biliyoruz ki bir çok kişinin aklında bu cihazın verdiği değerler ile ilgili soru işareti bulunuyor.
Bu cihazın temel çalışma presibi vücuda verilen zararsız seviyede farklı elektrik akımlarına vücuttaki dokularda meydan gelen direnci belirmek ve buna göre vücut bileşenlerini hesaplamak üzerinedir. Teknik bilgiye girecek olursak hücre zarını geçemeyecek kadar düşük akımlar hücre dışı bileşenleri ölçmek için kullanılırken hücre içi bileşenleri belirlemek için hücre zarını geçebilecek seviyede akımlar kullanılır ve ölçülen direnç değerleri ile vücuttaki yağ,su,kas gibi bileşenler hesaplanır.
Ölçümlerin doğru sonuçlar vermesi için bazı standartlar vardır. Ölçüm öncesi kafein(kahve) alımı,alkol alımı, egzersiz yapmış olmak, 3 saatten daha kısa süre önce yemek yemiş olmak gibi vücut bileşenlerini etkileyecek faktörler ölçüm sonuçlarını etkilemektedir. Bu standartlar sağlanmadığı taktirde doğru sonuçlar almak ve dolayısı ile ölçümler arası sağlıklı değerlendirme yapmak mümkün değildir.
Biyoempedans sisteminde standardı sağlamak zor olmasına rağmen vücut yağı analizlerinde kullanılan ve kesin sonuç veren ve altın standart olarak adlandırılan diğer yöntemler ile karşılaştırıldığında bu yöntemin çok daha pratik, maliyeti düşük ve sağlıklı olduğu kesindir.
Vücut kompozisyonunu belirlemekte kullanılan altın standar yöntemler;
Manyetik Rezonans Görüntüleme; Vücuda verilen manyetik dalgalar ile elde edilen görüntüden analiz.Pahalı bir yöntemdir.
Su Altı Tartım Yöntemi; Vücudun su üstündeki ve su altındaki ağırılığı üzerinden yapılan analiz. Ekipman ve zaman gerektirir.
Dual X-Ray; Vücuda verilen radyoaktif ışınlar yardımı ile elde edilen görüntüden analiz.Radyoaktif ışınlar kullanıldığından sağlık açısından eksi puan verebiliriz.
Hava Hacim Piletismografisi; Kapalı bir kapsül içine girilerek vücudun yoğunluğun belirlenmesiyle diğer bileşenler hesaplanır. Ekipman,zaman ve maliyet açısından dezavantajlıdır.
İzotopik Dilüsyon Yöntemi; Vücuda verilen su benzeri bir maddenin ter,idrar gibi yollardan analizi ile vücuttaki su miktarı belirlenir. Sağlık açısından tartışılabilir. Ayrıca yine zaman ve maliyet gerektiren bir yöntemdir.
Tüm bu yöntemler ölçümlerin bir uzman tarafından yapılmasını gerektirir. Daha kesin sonuçlar alabilirsiniz evet ancak biraz zahmet çekersiniz.
Bu yöntemlerin dışında deri kıvrım kalınlığı ile vücut yağının belirlenmesini sağlayan Skinfold yöntemi biyoempedansa alternatif olacak pratik bir yöntemdir. Deri kıvrım kalınlığı ölçüm yönteminde vücudun belirli bölgelerinin özel bir kaliper ile deri kıvrım kalınlıkları ölçülür ve bu şekilde vücuttaki yağ dokusu belirlenir.Ancak ölçüm biyoempedansa göre daha fazla zaman almakla birlikte uzmanlık gerektirdiğinden dezavantajlı diyebiliriz.
Biyoempedans yönteminin tüm bu yöntemler ile karşılaştırıldığı bir çok bilimsel çalışmada biyoempedans yönteminin vücut kompozisyonu tespitinde kullanılabilir olduğu görülmüştür.
Biyoempedans ölçümleri ile vücut kompozisyon analizi 1960’lı yıllarda başlayıp günümüze kadar geliştirilerek devam etmiştir. Bu süreç içinde ölçümlerin daha sağlıklı ve güvenilir olması için araştırmalar yapılmış ve farklı frekans özellikleri ve elektrot sayılarına sahip cihazlar geliştirilmiştir.
Günümüzde teknolojinin de gelişmesine paralel şekilde biyoempedans cihazları uzmanlık gerektirmeyen, pratik ve ulaşılabilir ölçüm araçları haline gelmiştir.
Biyoempedans cihazlarında yapılan ölçümlere ölçüm standartlarına uygun olduğunuz sürece güvenebilirsiniz. Biyoempedans yöntemi şuan için yağ oranımızı tespit edebileceğimiz en kullanışlı yöntem gibi görünüyor.