Sporcu veya değil her insanın protein tüketimi olmazsa olmaz bir unsur ve yaşamın temel şartlarından biridir.
Proteinler yapılarında karbon, hidrojen, oksijen ve nitrojen içerirler ve canlılığın temelidirler. Canlılarda büyüme, üreme ve genetik özelliklerin sonraki nesillere aktarımında temel olarak proteinler rol oynar. Vücutta öncelikle kaslar olmakla birlikte diğer yapılarda bulunurlar. Aynı zamanda proteinler metabolizmayı kontrol eden enzimlerin ve fizyolojik süreçlerin kontrolünü sağlayan hormonların yapısını oluştururlar.
Atletik Performans,Protein ve Nitrojen Dengesi
Atletler için protein tüketimi uzun yıllardır bir çok makaleye konu olmuştur. Özellikle kuvvet ve dayanıklılık gerektiren branşlarda protein ihtiyacının diğerlerinden daha fazla olduğu genel kabul görmektedir. Atletler için protein tüketimindeki asıl unsur fiziksel aktivitedeki artışın protein yıkımını da arttırıyor olması. Ortalama diyetle beslenen 70 kg ağırlıkta bir insanda günde yaklaşık 400 g proteinin yıkıldığı ve yeniden sentez edildiği hesaplanmıştır. Bu durum sporcularda daha da yüksektir ve yıkılan proteinin tekrar yerine konması gerekir. Bu dengeyi sağlamak vücudun nitrojen dengesini sağlamak anlamına gelir. Nitrojen dengesi; vücuttan atılan nitrojen ile vücuda alınan nitrojen kaynağı proteinin denge halidir.
Protein atletler dışında sedanter kişiler için de mutlaka alınması gereken yapısal bir madde olmakla birlikte günümüzde yüksek protein diyetleri kilo kaybı hedefleyen kişiler arasında oldukça popüler hale gelmiş durumda. Her ne kadar yüksek protein diyetlerinin vücuttan kalsiyum atılımına neden olduğu ve kemik yapısını olumsuz etkileyerek osteoporoz riskini arttırdığı düşünülüyor olsa da yüksek protein diyetleri tüm uyarılara rağmen hala popülerliğini koruyor.
Alınan Fazla Protein Ne Oluyor?
Proteinler vücut için bir enerji kaynağı değil daha önce de bahsettiğimiz gibi bir yapı maddesidir. Vücut alınan proteinleri öncelikle protein olarak depolamaya çalışır. Ancak protein ihtiyacı yok ise alınan fazla protein öncelikle yağ ve bir miktarda glikojen olarak depolanır. Proteinlerin bu dönüşümü karaciğerde meydana gelir. Bu işlem deaminasyon denen bir olayla başlar. Deaminasyon aminoasitlerden amino grubunun ayrılmasıdır. Deaminasyon sırasında amonyak oluşur ve bu amonyak üreye dönüştürülerek vücuttan atılır. Ancak karaciğer sağlıklı çalışmadığında bu amonyak kanda birikir ve toksik etki yaratır.
İnsan organizmasının sağlıklı işleyişi için ne eksik ne fazla alınması gereken proteinlerin farklı çeşitleri ve etkinlikleri ile ilgili farklı değerler ve bu değerli elde etmek için kullanılan farklı yöntemler vardır. Temel olarak bir proteinin değeri sağladığı fayda ile doğru orantılıdır. Proteinler; sahip oldukları esansiyel amino asitlere, sindirilebilirlik düzeylerine ve biyolojik olarak kullanılabilirlik düzeylerine göre değerlendirilir.
Protein Etkinlik Değeri
Bu değer proteinlerin hayvanları büyümesi üzerine etkisi ile belirlenir. Hayvanların tükettikleri protein miktarına karşı büyüme miktarlarını baz alır. Sonuç standart olarak kabul edilen kazein proteinin 2.7 olan değerine göre belirlenir. Eğer bir protein 2.7 ‘den yüksekse mükemmel protein kaynağı olarak değerlendirilir. Bu ölçüm yöntemi test proteininin hayvanlar üzerindeki büyüme etkisini göstermektedir. İnsanlarda aynı korelasyonu gösterip göstermeyeceği net değildir.
Biyolojik Değer
Alınan proteinin vücut tarafından ne kadarının kullanıldığını gösteren değerdir. Protein ile vücuda alınan nitrojen miktarı ile vücuttan atılan nitrojen miktarının ölçümü ile hesaplanır. Hayvansal proteinlerin biyolojik değer bitkisel proteinlerden daha yüksektir. Bunun nedeni bitkisel proteinlerin esansiyel amino asitler bakımından yetersiz olmasındandır.
Protein Sindirilebilirliği Düzeltilmiş Aminoasit Değeri (PDCAAS)
Proteinlerin insanların alması gereken esansiyel amino asitleri karşılama oranına göre belirlenen bir değerdir. Şuan tüm dünyada proteinleri değerlendirmede en çok kullanılan yöntemdir. En yüksek oran 1.00’dir.(Kazein,yumurta,süt…)
Proteinler bir çok kaynakta bulunan maddeler olup temelde hayvansal ve bitkisel olarak iki farklı temele dayanırlar. Hayvansal proteinler bitkisel proteinlere göre daha yüksek değerlere sahiptir. Özellikle hamilelik döneminde hayvansal protein tüketiminin bebeğin normal kiloda doğması için önemli olduğuna inanılıyor. Hayvansal protein alımının protein sentezini bitkisel protein alımına göre yüksek oranda arttırdığı biliniyor.