Beden bölümlerinin, uzunluk genişlik ve çevre olarak birbirlerine oranları sportif aktivitelerde mekanik yönden kimin daha avantajlı olacağı hususunda bilgi vermektedir.
Yapısal olarak adlandırdığımız genelde kalıtsal özelliğe sahip, boy, ağırlık, somatotip, beden kompozisyonu gibi parametrelerin spor branşlarında beceri ve fonksiyonel faktörleri etkilediği bilinmektedir.
Bedensel yapı ya da fiziksel özellikler fizyolojik kapasitelerin ortaya konulmasını etkilemektedir.
Sahip olunan fiziksel yapınınözelliği yapılan spor dalına uygun olmadıkça istenilen performans düzeyine ulaşmak pek mümkün değildir.
Fiziksel yapı bir sporcunun yüksek düzeyde performans gösterebilmesinin göstergelerinden sadece bir tanesidir ve kuvvet, güç,esneklik, sürat, dayanıklılık ve çabukluk gibi diğer performans göstergeleriyle birleşerek sporcunun performansını olumlu yönde etkilemektedir
Uzun yıllardır vücut yapısı ile performans arasındaki ilişki araştırma konusu olmuş ilk önceleri Kresthem ve Viola bireyleri astenik, piknik ve atletik tip şeklinde sınıflandırarak, sporcunun ve normal insanların vücut yapısı ile psikolojik durumları arasında bir ilişki olduğunu belirtmiştir.
Daha sonra Sheldon bir atlas meydana getirerek, insanları; yağlılık, kaslılık ve incelik özelliklerine göre sınıflandırmıştır. Bu sınıflamalar ise endomorf, mezomorf, ve ektomorf şeklindedir. Health Carter somatotip formüle ederek, ölçümlere dayalı bir değerlendirmeye tabi tutmuştur.
Vücudun ideal kompozisyonu ve ideal somatotipi herhangi bir spor branşının önemli bir fonksiyonudur. Sportif performans da başarı sıklıkla vücut azlığıyla ilişkilidir.
SINIRKAVAK , U. DAL, Ö. ÇETİNKAYA (2004) yaptıkları çalışma ile erkek ve bayan sporcularda yağ yüzdesi ile kilogram başına tüketilen maksimal oksijen değerleri arasında negatif korelasyon bulmuşlardır.
Bu çalışma sonucu elde edilen bulgulara göre maksimal oksijen kapasitesi ile yağ yüzdesi arasında negatif bir ilişki (zıt yönlü) olduğu ortaya koyulmaktadır.
Yine A. ÖZKAN ve H. SAROL (2008) da bir çalışmalarında dağcıların bacak hacminin ve bacak kütlesinin anaerobik performanslarında belirleyici rol aldığını göstermiştir.
İdeal vücut bileşimi farklı spor branşlarında çeşitlilik gösterir. Fakat temelde az yağ ve daha iyi performans ilkesi hakimdir. Vücut yağ oranının yüksek olması kuvvet, çeviklik, sürat ve esnekliğin azalmasına ayrıca enerji kaybına neden olabilmektedir (Hallıs, 1969).
Vücut ağırlığı sporcuların hızını, dayanıklılığını ve kuvvetini; oysa vücut bileşimi sporcunun gücünü, görünüşünü ve çevikliğini etkileyebilmektedir (Position of the AmericanDietetic Association and the Canadian Dietetic Association, 1993). Artmış yağsız vücut kitlesi sporcunun taşımak zorunda olduğu ek bir yüktür ve bu da sporcunun performansını bozar.
Bu durum uzun atlama, yüksek atlama, üç adım atlama ve sırıkla atlama gibi vücudun vertikal ve horizontal hareket etmek zorunda olan sporcular için de geçerlidir.
Aktif yağsız vücut kitlesi olsa bile ilave vücut ağırlığı sporcunun performansını artırmak yerine azaltır.
Vücut Yağı ve Performans
Vücut ağırlığı hangi performans testlerini olumsuz etkiler?
- Hız
- Dayanıklılık
- Beceri ve Denge
- Atlama, sıçrama kabiliyeti
Dayanıklılık Sporcuları ve Vücut Yağı
Dayanıklılık sporcuları da yağ depolarını azaltmaya çalışırlar, çünkü fazla yağ performansı bozar.
Toplam ve yüzde yağın her ikisi de sporcularda koşu performansını belirgin olarak etkiler.
Daha az yağ genellikle daha iyi performansa yol açar.
Hangi sporcularda fazla kilo avantajdır?
- Ağır sıklet halterciler
- Sumo güreşçileri
- Yüzücüler ?
Ağır sıklet haltercilerde fazla vücut ağırlığı vücudun gravite merkezini(ağırlık merkezi) aşağıya (yere doğru) yaklaştırarak kaldırma esnasında mekanik avantaj sağlar.
Ancak bu bilimsel olarak henüz ispatlanmamıştır.
Yüzücülerde ise vücut yağı yüzebilirliği iyileştirerek kısmen avantaj sağlar, bu da su üzerinde durmanın metabolik maliyetini azaltır.
MOTOR PERFORMANS vs ANTROPOMETRİK VERİLER
Kuvvet ve motor performansı etkileyen antropometrik faktörler, boy- ağırlık (beden volümü) proporsiyonları ve beden tipini içermektedir. Gelişme ve motor performans arasındaki ilişki genelde antropometrik faktörlere bağlıdır.
Örneğin ; erken gelişen erkek çocuklar sıklıkla daha uzun ve ağırdır, ve geç gelişenlerden daha fazla kas ve kemik kitlesine sahiptirler. Ayrıca erken gelişenler yetişkinlerde olduğu gibi uzunluk ölçülerine göre daha çok ağırlığa sahiptirler.
6-12 yaş arasında çeşitli testlerde boy-ağırlık ve motor performans arasındaki ilişkiler genelde zayıftan orta dereceye doğru değişiklik göstermektedir. Uzun atlama ve sürat koşusu gibi işlevlerle ağırlık arasında devamlı olmayan negatif bir ilişki bulunmaktadır(Clarke,1971).
Kronoloji ayrı tutulduğunda ağırlık ve boy çeşitli testlerde sıkı ilişkili değildir. Orta çocukluk döneminde kuvvetle ağırlık-boy ilişkileri koşma,sıçrama,atlama testlerinden daha yüksektir. Buna karşılık bu dönemde daha kısa boylu olanlar uzunlara göre koşma ve atlama testlerinde daha iyi bir performans göstermişlerdir.
YETENEK SEÇİMİNDE YAPISAL FAKTÖRLER
Sportif performans bir bileşenler bütünüdür. Bu bütün içinde yer alan çeşitli bileşenlerin karşılıklı etkileşimlerinin yönü ve derecesi performansı belirler.
Gelecekte ülkeyi temsil edebilecek sporcuların önceden belirlenmesi giderek önem kazanmaktadır. Çünkü, elit sporcu yetiştirmek uzun vadeli ve pahalı bir yatırım gerektirmektedir.
Eğitime dayalı olarak ortaya çıkan performans faktörlerinin de önceden kestirilmesi ile ilgili bir takım kriterler olmasına karşılık, sporcunun öncelikle genetik oluşumuna dayalı, genellikle değişmez görünen yapısal analizi ele alınmaktadır.
Beden bölümlerinin uzunluk, genişlik ve çevre birbirine oranları sportif aktivitelerde mekanik yönden kimin daha avantajlı olduğu hususunda bilgiler verir. (De graay 1974, Hirata 1979). Örneğin artistik cimnastikte uzun kol ve bacakların bir çok alette avantaj sağladığı (Petiot, 1978), yüksek atlayıcılarda genellikle alt taraf uzunluğunun avantaj sağladığı bildirilmektedir.(Cureton , 1951)
Beden yapısı ile ilgili çalışmalarda ilk akla gelen somatotip ve beden yağının belirlenmesidir. Ancak bu iki değerlendirme de tek başına mekanik avantajlılığı belirleme açısından zeyıftır. Bunun için her spor dalının proporsiyonlarının bilinmesi yerinde olacaktır.
Üst düzey performansa erişmek için teknik, taktik, fizyolojik ve psikolojik faktörlerin yanı sıra yapısal faktörler belirleyici rol oynamaktadır. (Carter, 1982 , 1984)
Belirli beden tiplerinin belirli branşlarda başarıda büyük role sahip olduğu bilinmektedir. (Cureton 1951, Hirata 1966, Kohlrousch 1970). Olimpiyat sporcularının fizik yapı bakımından ırk farklılıkları da incelenmiştir. Siyah sprinterler ve yüksek atlayıcılar daha uzun bacaklara ve daha dar kalçaya sahiptirler.
Konuyla ilgili çalışmalara bakıldığında;
- Bayan ve erkek maratoncuların ince,hafif yapıları ve çok düşük yağ değerleri başarıyı belirleyen en önemli faktörler olarak görülmektedir. (Mc Ardle 1981)
- Voleybol ve basketbol gibi spor dallarında oyuna özgü becerileri yerine getirebilmek için uzun ve ince yapılı olmak gerekmektedir. (Bale, 1986)
- Hentbolde de uzun boy ve ağır yapılı olmak avantaj sağlamaktadır. (Jeschke 1981)
- Cimnastikçiler normal nüfusa göre daha kısa ve daha az yağ değerlerine sahiptirler.(Parizkova 1977)
- Başarılı judocuların da bacak uzunluklarına göre gövdeleri uzun bulunmuştur. (Ross 1982, Claessens 1987)
Göründüğü gibi sportif başarıda sporcunun fizyolojik özelliklerinin yanında antropometrik özellikleri da büyük rol oynamaktadır. Çocukların bu yapısal özelliklerini erken yaşta analiz etmek ve doğru branşa yönlendirmek ülkemizde sporun gekişimi için kritik değerdedir.